Alevilikte dinsel hiyerarşinin başında dede vardır. Dedelik dinsel yapının direğidir. Anadolu'da yaklaşık 800 yıldır demir asa, demir çarık ile köy, köy dolaşanlar Horasan Erenleri olan bu gönül dervişleridir. Anadolu'da dinsel örgütlenme esas olarak iki koldan yürüyor. Bunlardan birincisi; Hacı Bektaş Veli Dergahı'na bağlı ocaktan oluşan Çelebiler ve Babalar. Bunlar, Hacı Bektaş Veli Dergahı'na bağlıdır. Anadolu ve Anadolu dışındaki, kendisini Bektaşi geleneğinde ifade eden dergahlar ve kollar ya Çelebilere veya Babagân koluna bağlı olarak "yolu erkânı" yürütürler. Bugün Çelebiler geleneğini Hacıbektaş kasabasında oturan Ulusoy ailesinin en büyüğü sürdürüyor. Özellikle Orta Anadolu'da yaygın bir kitle bu geleneğe bağlı olarak Alevi Yolu'nu sürdürüyor. Hacı Bektaş Veli Dergahı dışındaki Anadolu ve Balkanlar'daki Alevilerin dini örgütlenme biçimleri "Dede Ocakları" tarzındaki oluşumlardır. Dede ocakları, geleneksel olarak soy ağaçlarını; İmam Musa-i Kâzım, Zeynel Abidin ve İmam Cafer Sadıkyolu ile Hz. Ali'ye yani Ehlibeyt'e ulaştırırlar. Alevi toplumunda dinsel önderliği bağlı oldukları ocaklardaki dedeler yerine getirirler. Alevinin dünyayı gelmesinden son yolculuğa, dek dinsel hizmetini dedeler ya da babalar yapıyor. İbadetlerini "yol erkanı" dedeler öncülüğünde yapıyorlar. Alevilikte dede; hem toplumsal önder, hem dinsel önder, hem de bilgeliği kişiliğinde toplayan çok yönlü yol gösterici karizmatik bir kişiliktir. Türkler ve diğer topluluklar İslam'dan önce çok Tanrılı dinler dönemini yaşıyorlardı. Tanrılar arasında yer, gök, ay, güneş, su vb. vardı. Daha sonra animizmin etkisiyle olacak "Ocaklar kültü" oluşmuştur. Bir inanca göre; tüten ocaklar kutsaldır. Bu ocakları koruyan ruhlar inanış gereği hiç söndürülmeden yanmalıdır. İşte bu nedenle yakılan ocaklar hiç söndürülmez. Ocak yakmak sevap, söndürmek günahtır. Ocak kültü, Anadolu'ya "horasan Erenleri; Dede Kargın, Abdal Musa, Geyikli Baba, Baba Resul, Garip Musa"larla taşınmış ve yaşamıştır. Ocak kültü bu ocaklar üstüne inşa edilmiştir. Bu oluşum daha sonra "Soy ocaklarına dönüşmüştür" Bunların tekkeleri, ocakları, dergahları kuruldu. Anadolu'da halka bilgi veren halkı aydınlatan; "Benim Kabem İnsandır", Çok keramet var insanda", "Hak Ademde'dir" diyen, yeri gelincede Selçuklu'nun Osmanlı'nın zalim sultanlarına karşı halkı örgütleyip karşı koyan bu dede ocaklarıdır. Bunlar aynı zamanda binbir baskıya karşı Anadolu Aleviliğini gizli saklı yollarla yaşatan eğiten, yeraltı üniversiteleridir. İşte bu dede ocaklarından bazılarının adları; "Derviş Cemal Ocağı, Şah İsmail Ocağı, Baba Resul Ocağı, Barak Baba Ocağı, Taptuk Emre Ocağı, Ali Baba Ocağı vb." dır. Soy ağaçlarının İmam Zeynel Abidin yolu ile Hz. Ali'ye ulaştığına inanılan bazı dede ocakları da şunlardır: Ağuiçen Ocağı, Karapirvat Ocağı, Baba Mansur OCAĞI, Karadonlu Can Baba Ocağı, Sarı Saltuk Ocağı, Kureyşan Ocağı, Hubyar Ocağı vb. gibi. Bu dede ocakları tarihte olduğu gibi bugünde Aleviler açısından birer dinsel çekim merkezi olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Yola, erkana bağlı Aleviler mutlaka bir ocağa bağlı olarak dinsel yaşamını sürdürüyor.